Üreme tıbbındaki son gelişmelere rağmen, kadınların çocuk sahibi olma yolundaki zamanlamayı biyolojileri yönlendiriyor. Zaman birçok kadın için en önemli unsur. İster eğitime devam etmek, ister kariyer yapmak veya çocuk yapmak veya tümünün bir kombinasyonu olsun, kadınlar gelecek zamanlarını çok iyi organize etmek zorundalar. Yoksa elde kalan sadece bir ileriye dönük plan olabiliyor. Master programını 28’inde bitirmek, 30’unda evlenmek ve 35’inde yönetici pozisyonuna gelmek kadınların kendileri için sık koyduğu hedeflerdir.
Master için Yaş Sınırı Yok Ama Çocuk için Ne Yazık ki Var!
Çocuk sahibi olmak da kadınların zamanlama planları içerisinde genellikle yer alır ancak, uygun bir eş ve mali koşulların sağlanması ve bir araya gelmesi genellikle çocuk sahibi olmayı öteler. Fakat bir master programı için yaş sınırları yok iken, çocuk için ne yazık ki vardır!
Doğurganlığı biyolojimiz yönlendirdiğine göre, biyolojik saatleri ile uyumlu planlar yapabilmek için kadınların kendilerini üreme sağlığı konusunda eğitmeleri gerekir.
Doğurganlığı kötü etkileyen en önemli faktör ilerleyen yaştır. Günümüzde çiftlerin de giderek çocuk yapma planlarını erteledikleri göz önüne alınırsa, kısırlık, nedenleri ve tedavileri hakkında bilgiye ihtiyaç giderek artmaktadır. Kısırlık üreme çağındaki nüfusun %10-15’inde görülür. Kadın yaşlandıkça yumurtalarının kalite ve sayısı azalır ve bu durum döllenme başarısı, embriyo kalitesi ve gebelik oranlarını etkiler. Kişiden kişiye değişmekle beraber, doğurganlık 30’lu yaşlarda azalmaya başlar ve en büyük düşüş 35’inden sonra görülür.
Diğer yönlerden sağlıklı bir çok kadın için yumurtalarının eskisi kadar canlı olmadığını öğrenmek büyük hayal kırıklığına neden olur. Yumurtalık fonksiyonları kadın farkına bile varmadan bozulduğu için, kadınların harekete geçmeleri için uyarı yapacak belirtiler de olmamaktadır.
Son yıllarda medyadaki haberler sayesinde çelişkili bir durum söz konusudur. Sık yapılan tüp bebek haberleri ve ileri yaşlarda anne olan kadınların öyküleri, toplumda kısırlık ve erken davranma bilincini artırmıştır. Ancak beraberinde “her yaşta anne olmak mümkündür” imajı da ortaya çıkmıştır.
Kısırlık hakkındaki en önemli yanlış anlamalardan biri, kadınların sağlıklı oldukları sürece 40 yaşından sonrasında da hamile kalabilecekleridir. Gerçek ise, 3’te 2’sinden fazlasının 40 yaşında kendiliklerinden hamile kalamayacağıdır. Gelecekteki hayal kırıklıklarını önlemek için kadınlar genç yaşlarda kendilerini kısırlık konusunda eğitmeli ve üreme sağlıklarının durumunu değerlendirmelidir.