Geçmişte kadınların çoğu evde acil tıbbi bakım olasılığı olmaksızın doğum yapmaktaydı. Anne ölümlerini engellemek için hiçbir girişimde bulunma imkânının olmadığı dönemlerde her 100.000 doğumda 1500 annenin kaybedildiği tahmin edilmektedir. 1900’lü yılların başlarından itibaren hastanelerin artmasıyla birlikte daha çok sayıda kadın doğum için hastanelere başvurmaya başlamış ve zamanla doğum sırasında sedasyon, forseps kullanımı, lavman, damar içine verilen sıvılar, bebeğin 12 saat süreyle anneden ayrı tutularak izlenmesi gibi değişik tıbbi uygulamalar rutin kullanıma girmiştir. 1940’lardan itibaren ise, bu rutin uygulamaların yararları sorgulanmaya başlanmış ve zaman içinde düşük riskli gebelerde tekrar tıbbi uygulamaların kısıtlanması yönüne gidilmiştir.
Doğum şekilleri kabaca normal doğum, girişimlerin eşlik ettiği vajinal doğumlar (epizyotomi, forseps ya da vakumla doğum) ve sezaryen ile doğumlar olarak sınıflandırılabilir…